19 Aralık 2007 Çarşamba

Tüp Bebek - Mikroenjeksiyon (IVF-ICSI)

Bu yöntem, kadının yumurtasının, eşinin spermleri ile laboratuvar ortamında biraraya getirilerek döllenmesini sağlayan bir yardımcı üreme yöntemidir. Döllenmiş yumurtalar daha sonra doğal gelişimlerine devam etmeleri için tekrar kadının rahmi içine verilirler.


Yirmi yılı aşkın bir süreden beri kullanılagelen bu yöntem, çoğunlukla tüpleri olmayan, tıkanmış ya da ileri derecede hasar görmüş olan kadınlarda, erkekte sperm yetersizliğinde veya diğer tedavilerle sonuç alınamayan sebebi belirlenemeyen infertilite olgularında tercih edilir. Çoklu yumurta gelişimi sağlanması için hastaya yaklaşık 10 gün süre ile uygun ilaçlar (FSH hormonu) uygulandıktan sonra yumurtalar ameliyathane şartlarında genel anestezi altında (hasta uyutularak) toplanır.
Tüp bebek işleminde (IVF) laboratuvarda herbir yumurtanın bulunduğu ortama ortalama 100 bin sperm konarak döllenmesi beklenir. Mikroenjeksiyonda (ICSI) ise teknik olarak tek bir sperm, camdan yapılmış bir iğne yardımıyla olgun bir yumurta içine mikroskop altında enjekte edilerek döllenme sağlanır. Ertesi gün ise kültür ortamları değiştirilerek mikroskop altında yumurtanın döllenip döllenmediği kontrol edilir. Laboratuarda özel kültür ortamlarında bekletilen döllenmiş yumurtalar (embriyolar) daha sonra embriyo transferi denilen anne rahmine yerleştirme işlemi ile tamamlanır. Bu kültür süresi süre 2 ila 5 gün arasında olmaktadır. Transfer işlemi kısa sürerken ağrısız olan bu işlemde genel anesteziye gerek yoktur.


Transfer öncesi embriyoloji uzmanı ile kadın doğum uzmanının verdiği ortak karar eşlere de anlatılarak onların da onayı alındıkta sonra transfer edilecek embriyo sayısı belirlenir. Ortalama 3 embriyo transfer edilir. Yapılan istatistiklerde IVF işleminde toplanan her bir yumurta için gebelik gerçekleşme oranı % 10-30 dolayında değişmektedir. Bu oran başta biraz düşük gibi gelse de, üreme sorunu yaşamayan çiftlerde doğal yolla oluşan gebeliklerde de bir yumurtlama dönemi başına canlı bebek oluşma oranının %20 olduğu göz önüne alınırsa iki oranın birbirine benzer olduğu görülür. Bu oranlar kadının yaşına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Gebelik oranı ise son yıllarda başarılı merkezlerde % 50 lere ulaşmıştır. Bu tedavi ile oluşan bebeklerde doğumsal anormallik görülme oranı, doğal yolla oluşan gebeliklerdeki ile aynıdır.

Hiç yorum yok: